Zehra Kaymaz: Fakire Müjde!

Bazı kadınlar kayıp, bazı adamlar katil, bazı karınlar aç, bazı eller hırsız. Sanıyorum ki 2024’ü TDK’den sonra en iyi tanımlayıcı cümle bu olurdu. Gerçi TDK iki kelimecikle de harika tanımlamıştı ama bizimki de lafügüzaf.

Açsınız ve fakirsiniz ama bu dünyada edinebilecek en iyi statü mantığı döndü dolaştı yine kapımıza dayandı. Tabii ki daha evvel duymadığımız bir cümle değil. Dinci burjuvaziler bu zikire bayılırlar. Burada “ne kadar açsan cennette o kadar yersin” masalları haykırırlar.

Halkın görünen yüzü olmasını beklediğimiz sanatçılarımız da bu zikire dahil oldular, aman detoks dediler, gerekirse o simit yenecek ama o başlar dikelmeyecek dediler. Fakat ilk defa bir doktorun, herhalde sigara reklamından sonra yapabileceği en rezil açıklamalar memlekette ilk kez görüldü.

Zaten siyasi figürlerin zevki sefaya olan düşkünlüğünü dillendirmeye gerek dahi yok. İktidarın “itibardan tasarruf olmaz” politikası o kadar yayıldı ki, yandaşlar bir yana, artık muhalefet de bu politikaya dahil olup etkinlik etkinlik gezer oldular. Bir influencerlar bir de ana muhalefet bu sene gezmeye doyamadı. Şeyma Subaşı bile duruldu onlar durulmadı. Olsun sağlık olsun. “Gençler gençliğini yaşamıyor, bari biz yaşayalım” deyip bizlere örnek oluyorlar galiba.

Biz de bu esnada mercimek yiyip protein alacağız. Reisi Cumhurumuz sağ olsun, son sözle asgari ücrete asgari bir fayda sağlayıp hayır duasını vergi olarak alırken, bizler “Allah bu vatana zeval vermesin” diye dua edeceğiz. Hayatlarımızı küçültüp hayallerimizi büyüteceğiz ki kalabalık yalnızlığımızla başımızı koyduğumuz yastığımız iyice cehenneme dönsün.

Ahlak, edep adı altında kadınları taciz edip, Müge Anlı’da yengemizle ilişkimizi gören evladımız başkasına söylemesin diye katledeceğiz. Onlar gün yüzünde birbirine zat zevat diyecek, mangalda kül bırakmayacak, mikrofon şovu Ceza’dan iyi yapıp, işler masada çözülmeyince “küstüm ben devlet babaya dönüyorum” diyecek. Giderken de kuaföre uğrayıp, sevgilisinden yeni ayrılmış kadın klişesiyle “yeni saç, yeni politik duruş” felsefesine hızlıca giriş yapacaklar.

Bizler de Twitter’da izlediğimiz tiyatronun kavgasını edeceğiz, hem de hayal ürünü olduğunu bile bile. Gerçi biz severiz, Çakır’a mevlit, Bihter’e ölüm yıl dönümü düzenleyen memlekette, siyasi tiyatroya düşkünlüğümüz Olacak O Kadar’dan da eskidir.

Yani sadece mercimekten beklentiyi yükseltmek olmaz. Bakliyata et, asgari ücrete geçim, sokaklara güvenli bakacağız. Her şeyi devletten beklemek olmaz. Biraz da “bakış açını değiştir, dünyan değişsin” mottosuyla üç günlük ömrümüze üç nefes sığdıracağız. Fakirlik müjde, açlık oruç, ölüm enerjisel bir kavrama dönüşecek.

İyi biri olup, kadınlara tecavüz etmezseniz de belki cennette bakire hurileri görebilirsiniz.

Zehra Kaymaz
zehra@turkhaberajansi.net