Zehra Kaymaz: Kapatıldı!

İsmail Haniye’nin Tahran’da düzenlenen suikast sonucu hayatını kaybetmesi üzerine ülke genelinde milli yas ilan edilmesi tepki çekti. Ne 6 Şubat depreminde ne de şehit verdiğimizde milli yas ilan edilmemesi konuşuldu. Gelen tepkiler arasında, Selahattin Demirtaş’a Diyarbakır’ı özgür görmek istediğini söyleyen Haniye için neden milli yas ilan edildiğini sorgulayanlar da vardı. Nevşin Mengü, “Turgut Özal da görevi başındayken vefat etmişti; onlar neden milli yas ilan etmedi? Sürekli milli yas etmenin de bir anlamı kalmadı.” dedi.

Milli yas tartışmaları devam ederken, Instagram’a erişim engeli gelmesi, deyim yerindeyse tartışmanın harını artırdı. Haniye gıyabında Ayasofya Camii’nde namaz kılındı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da hutbeye kılıçla çıkıp vaiz verdiği görüntüler Facebook Diyanet İşleri Bakanlığı’nın sayfasında yayınlandı; fakat Facebook videoyu kaldırıp hesabı askıya aldı. Bu olayın hesabı neden Instagram’a patladı, o da muamma tabi. Olay üzerine tam bir açıklama da mevcut değil. İletişim Başkanlığı Başkanı Fahrettin Altun, “Eğer Instagram isteklerimizi karşılamazsa engeli kaldırmayacağız.” açıklaması yaptı; fakat istekleri ve beklentileri nedir, bunun hakkında detay verilmedi. Bunun üzerine Instagram’da Türkiye’ye VPN desteği vereceğini, özgürlüğün engellenemeyeceğini belirtti. Tam bir danışıklı dövüşe dönüştü de denebilir.

Göz ardı edilen asıl mesele ise Instagram’ın sadece komik video paylaşılan bir mecra olmaktan çıkıp e-ticaretin ana kollarından biri haline gelmesidir. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için Cuma mesajı paylaşım alanı olması, bugün Instagram erişim engelinin ülke cebinden altı milyar Türk Lirasının çöpe atıldığı gerçeğinin önüne geçmiyor. Öyle ki yerel seçim sonuçlarında millet iradesiyle alay eden influencer Sena Sever bile bu saçma erişime gösterdiği tepkiyle gündeme geldi. Yerel seçim sonucundan memnuniyetsizliğini, “İki kilo soğan alamıyorsunuz diye vatanı milleti sattınız, iki kilo soğanı artık rüyanızda görürsünüz.” şeklinde gösteren Sever, bugün mesele kendi torbasındaki soğana gelince, ekmek parası, hasta ilacı, mağdur işletmelere varana kadar sayıp hak aradı. Tam bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın tavrı. Mesele kendi cebine değmiyorsa ses etme. Karnın doyuyorsa şükret; özgürlük, hak o kadar önemli değil bakış açısı. Üzücü bir tavır ve bu tavrın toplumsal bir bakış açısına ulaştığı da maalesef aşikar. Fakat on yıl önce Mor ve Ötesi’nin çıkardığı “Uyan” şarkısında da dediği gibi:

Canım kardeşim, bak senin ellerinde hayatımız,

Uçan kuştaki güzelliği kaybettik.

Hastayız…

Toplumsal bir uyanış olmadan bireysel dertler çözüm bulmaz.