Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Temel hedefimiz enflasyonu düşürmek

CumhurbaÅŸkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Eylül ayı enflasyonuyla birlikte 50’nin altını 40’lı rakamları göreceÄŸimizi tahmin ediyoruz. Yıl sonu itibarıyla da yüzde 41,5 gibi bir beklentimiz var.” dedi.

Ankara

Yılmaz, Etnografya Müzesi’nde düzenlenen ASO Geleneksel Büyükelçilikler Resepsiyonu’na katıldı.

Buradaki konuşmasında, dünyada salgın sonrası dönemin etkilerinin hala devam ettiğine, jeopolitik gerilimlerin ve sorunların arttığına dikkati çeken Yılmaz, dünya büyümesi ve ticaretinin tarihsel ortalamaların altında seyrettiğini aktardı.

Orta Vadeli Program’ın (OVP) öngörülebilirliÄŸi güçlendirdiÄŸini, böylece yatırım için saÄŸlıklı bir ortamın saÄŸlandığını dile getiren Yılmaz, “5 Eylül’de ilan ettiÄŸimiz Orta Vadeli Program geçen yıl ilan ettiÄŸimiz programın bir devamı niteliÄŸinde. Temel amaçlarımız deÄŸiÅŸmiyor. Nedir onlar? Enflasyonu düşürmek, orta vadede tek hanelere indirmek, bunu yaparken büyümemizi belli bir dozda ve istihdamımızı sürdürmek, bir taraftan da az önce bahsettiÄŸim depremin yaralarını sarmak, deprem bölgelerini rehabilite etmek.” ifadelerini kullandı.

“Temel hedefimiz enflasyonu düşürmek”

Yılmaz, Türkiye’nin yeÅŸil ve dijital dönüşüme hızlı ve etkili ÅŸekilde uyum gösterebildiÄŸi ölçüde ekonomisini ve sosyal refahını da yükseltebileceÄŸini vurgulayarak, ÅŸunları kaydetti:

“Bu çerçevede bir taraftan bu dönüşümü yaparken bir taraftan da az önce dediÄŸim üzere temel hedefimiz enflasyonu düşürmek. Enflasyonu düşürelim ki daha istikrarlı bir ortam oluÅŸsun. Bazen büyüme, enflasyon tartışmaları yapılıyor. Kısa vadede elbette bazı zorluklar içeriyor bu mücadele. Ama ÅŸunun bilincinde olmamız lazım. Orta ve uzun vadede büyüme ve enflasyon arasında bir çeliÅŸki yoktur. Tam aksine bunlar birbirini destekleyen süreçlerdir. Enflasyonun düştüğü bir ortamda öngörülebilirlik artar, istikrar yükselir, yatırım ortamı iyileÅŸir, büyümeniz istikrarlı bir ÅŸekilde devam eder. Dolayısıyla bunları birbirinin zıddı gibi görmemek gerekir.”

Enflasyonda geçiş döneminin geçen haziran ayı itibarıyla tamamlandığını, bu dönemde risklerin azaltılıp temellerin sağlamlaştırıldığını anlatan Yılmaz, şu anda dezenflasyon sürecine girildiğini söyledi.

“Adım adım bunu hayata geçiriyoruz”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, şöyle devam etti:

“SaÄŸlam bir zeminde enflasyonumuzu düşürme sürecini baÅŸlatmış durumdayız. Yüzde 75’lere kadar yükselmiÅŸti geçiÅŸ sürecinde enflasyonumuz. Dezenflasyonla birlikte hızlı bir geriye gidiÅŸ var. Son birkaç ayda 23,5 puan civarında bir düşüş söz konusu ve son geldiÄŸimiz aÄŸustos ayı enflasyonumuz 52’lere kadar gerilemiÅŸ durumda. Eylül ayı enflasyonuyla birlikte 50’nin altını, 40’lı rakamları göreceÄŸimizi tahmin ediyoruz. Yıl sonu itibarıyla da yüzde 41,5 gibi bir beklentimiz var. Bu da Merkez Bankamızın tahmin aralığı bandı içinde kalan, üst banda yakın bir beklenti diye ifade edebilirim. Gelecek yıl ise hedefimiz yüzde 20’nin altına inmek. Bir sonraki yıl olan 2026’da ise tek haneli rakamlarla ülkemizi yeniden buluÅŸturmak. Bunun programını yapmış durumdayız. Adım adım bunu hayata geçiriyoruz.”

Yılmaz, enflasyonla mücadele edilirken büyümenin sürdürülmesi gerektiÄŸini belirterek, TÜİK’in, Türkiye’nin geçen yılki büyüme oranını yüzde 5,1 olarak revize ettiÄŸini, bu yıl ise ilk 6 ayda yüzde 3,8 büyüme kaydedildiÄŸini söyledi.

Türkiye’nin büyüme hızının, tarihsel ortalamaların altında olmasına raÄŸmen, dünya ile kıyaslandığında oldukça iyi bir performans sergilendiÄŸini dile getiren Yılmaz, AK Parti 2002’de iktidara geldiÄŸinde bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 10’un üzerinde seyrettiÄŸini, sonraki yıllarda AK Parti hükümetlerinin ortalama bütçe açığının ise ortalama yüzde 2,6 olduÄŸunu bildirdi.

“Cari açığımızın milli gelire oranını 1,7 olarak tahmin ediyoruz”

Yılmaz, depremin bütçe açığı üzerinde büyük bir etkisi olduğuna dikkati çekerek, geçen yıl bütçe açığının yüzde 6,4 olarak tahmin edildiğini, ancak yıl sonunda bunun yüzde 5,2 ile kapatıldığını söyledi. Yılmaz, deprem harcamalarının çıkartılması durumunda, bütçe açığının milli gelire oranının geçen yıl yüzde 1,6 olduğunu ifade etti.

Bu yılki bütçe açığının son OVP ile yüzde 4,9 olarak güncellendiğini hatırlatan Yılmaz, şunları kaydetti:

“Bütçe açığındaki bu olumlu geliÅŸmenin yanı sıra cari açıkta da çok olumlu bir geliÅŸme gördük. Geçen yıl bu zamanlar cari açığımız yüzde 6’lara yakın seviyedeydi. 60 milyar dolara yakın cari açığımız vardı. Yıl sonu itibarıyla bunu 45 milyar dolara düşürdük. Milli gelirin yüzde 4’üne düştü. Bugün geldiÄŸimiz noktada, 12 aylık baktığınızda geriye dönük olumlu bir geliÅŸme var burada. Yüzde 2’lere gelmiÅŸ durumdayız. Yıl sonu itibarıyla cari açığımızın milli gelire oranını 1,7 olarak tahmin ediyoruz.”

Yılmaz, cari açıktaki bu düşüşün kalkınma sürecinin önündeki engellerin kaldırılması anlamında çok kıymetli olduğunun altını çizerek, bunun yapısal reformlarla bütünleştirilmesi, bu kapsamda sanayide verimliliğin ve rekabet gücünün artırılması ile teknolojik dönüşümün hızla gerçekleştirilmesi gerektiğini söyledi.

Bütçe ve cari açıktaki bu iyileşmenin Merkez Bankası rezervlerine yansıdığına işaret eden Yılmaz, geçen yıl 98,5 milyar dolara kadar gerileyen rezervlerin şu anda 150 milyar dolar seviyesine ulaştığını aktardı.

Gümrük BirliÄŸi’nin güncellenmesi

Yılmaz, Kur Korumalı Mevduat hesaplarında da önemli bir düşüş yaşandığını belirterek, bu mevduatların geçen yıl 125 milyar dolar seviyesine kadar yükseldiğini, bugün ise 50 milyar doların altına indiğini, bu gelişmelerin ülkenin risk primine olumlu yansıdığını ve CDS risk priminin geçen yıl 700 seviyelerine ulaştığını, bugün ise 260-270 seviyelerinde seyrettiğini ifade etti.

Türkiye ekonomisinin geçen yıl 1,1 trilyon dolarlık bir büyüklüğe ulaÅŸtığını ve bu yıl sonunda 1,3 trilyon dolarlık bir ekonomi olmasının beklendiÄŸini kaydeden Yılmaz, kiÅŸi başına düşen gelirin bu yıl sonu itibarıyla 15 bin doları aÅŸacağını, OVP’nin sonunda ise bu rakamın 20 bin doları aÅŸacağını kaydetti.

Yılmaz, Türkiye’nin son 20 yılda 262 milyar dolar doÄŸrudan yatırım çektiÄŸini hatırlatarak, bir önceki 20 yılda bu rakamın sadece 15 milyar dolar olduÄŸunu ifade etti.

Türkiye’nin gelecek dönemde daha fazla sermaye ve nitelikli iÅŸ gücünü cezbetmeyi amaçladığını, bunun sosyal refahın yükselmesine katkı saÄŸlayacağını dile getiren Yılmaz, Türkiye’nin Uluslararası DoÄŸrudan Yatırım Stratejisi doÄŸrultusunda gelecek 4-5 yıllık süreçte dünya genelindeki uluslararası sermayenin yüzde 1,5’ini çekmeyi hedeflediÄŸini söyledi.

CumhurbaÅŸkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye ile Avrupa BirliÄŸi arasındaki Gümrük BirliÄŸi’nin güncellenmesi gerektiÄŸini, bunun her iki taraf için de faydalı olacağını vurgulayarak, Avrupa BirliÄŸi’nin de ekonomik büyümesine ve rekabet gücünün artmasına katkı saÄŸlayacak bu güncellemenin, Türkiye için de yeni fırsatlar yaratacağını sözlerine ekledi.

HoÅŸ Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Åžifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.