Önder AKGÜN Askeri eğitmen, Yazar, Stratejist Son zamanlarda yaşanan yerel, bölgesel sıcak çatışmalar, krizler ve ortaya çıkan global riskler nedeniyle nükleer silahlar ve nükleer tatbikatlar daha fazla dünya gündemine gelmeye..
Önder AKGÜN
Askeri eğitmen, Yazar, Stratejist
Son zamanlarda yaşanan yerel, bölgesel sıcak çatışmalar, krizler ve ortaya çıkan global riskler nedeniyle nükleer silahlar ve nükleer tatbikatlar daha fazla dünya gündemine gelmeye başladı.
Özellikle, NATO’nun nükleer tatbikatı çok önemli ve dikkat çekiyor. Steadfast Noon tatbikatı , NATO’nun yıllık nükleer tatbikatıdır ve ittifakın nükleer caydırıcılık kapasitesini test etmek ve geliştirmek amacıyla düzenlenir. Tatbikata, ABD, Hollanda ve Belçika gibi çeşitli NATO üyelerinin nükleer kapasiteli savaş uçakları (F-16’lar ve B-52 bombardıman uçakları gibi), gözetleme, yakıt ikmal ve elektronik harp uçaklarıyla katıldığı biliniyor. Gerçek nükleer silahlar kullanılmasa da, nükleer senaryoları simüle etmek için sahte bombalar kullanılır. 2024 tatbikatı, Belçika, Hollanda ve Batı Avrupa’nın diğer bölgelerinde 60’tan fazla uçağın katılımıyla gerçekleştirilecek. Steadfast Noon’un temel amacı, NATO’nun nükleer caydırıcılığının güvenliğini, inanılırlığını ve etkinliğini sağlamak ve geniş bir tehdit yelpazesine karşı hazırlıklı olmaktır. Ayrıca, NATO’nun müttefiklerini koruma taahhüdünü göstererek, potansiyel düşmanların zorbalığını veya saldırganlığını caydırmayı hedefler. Peki, nükleer caydırıcılık konusu nedir?
Nükleer caydırıcılık, bir ülkenin nükleer silahlara sahip olmasının, diğer ülkelerin ona saldırmasını veya çıkarlarına zarar vermesini engelleme stratejisidir. Bu stratejinin temel ilkesi, nükleer silahlara sahip olan bir ülkenin, saldırıya uğradığında misilleme olarak nükleer karşılık verebileceği olasılığına dayanmaktadır. Böylece, bir ülkeye yapılacak nükleer veya konvansiyonel bir saldırı, saldırgan için katlanılamaz düzeyde zarar riski taşır. Nükleer caydırıcılık üç ana unsura dayanır.
1. İkna Edici Bir Karşılık Kapasitesi: Bir ülkenin nükleer bir saldırıya yanıt olarak etkili ve yıkıcı bir misilleme yapabileceğine dair güvence.
2. İkincil Vuruş Yeteneği: Bir ülkenin ilk saldırıdan sonra bile misilleme yapabilecek nükleer kapasitesini koruma yeteneği. Bu genellikle denizaltılar gibi hareketli platformlar sayesinde sağlanır.
3. Caydırıcılığın İnandırıcılığı: Rakip devletlerin nükleer caydırıcılığın gerçekten uygulanabileceğine inanması gerekmektedir. Bu, nükleer silahları kullanma iradesinin inandırıcı olmasını da gerektirir. Bu caydırıcılık stratejisi, özellikle Soğuk Savaş döneminde ABD ve Sovyetler Birliği (eski Rusya) arasında “karşılıklı garantili imha” (MAD – Mutual Assured Destruction) kavramını doğurdu. Bu konsepte göre, iki tarafın da nükleer silah kullanması durumunda her iki tarafın da tamamen yok edileceği kesindi. Gelelim konumuza ,bu tür tatbikatlar, özellikle mevcut jeopolitik çatışmalar bağlamında, bazen küresel gerginlikleri artırabilir. NATO, senaryoların belirli güncel olaylarla doğrudan bağlantılı olmadığını vurgulasa da, Rusya gibi ülkeler bu tür tatbikatları kışkırtıcı olarak görebilir. Ancak, NATO bu tatbikatların amacının barışı ve istikrarı korumak ve potansiyel tehditleri caydırmak olduğunu belirtmektedir.
Nükleer Silahların Dünya Üzerindeki Durumu:
Dünya genelinde nükleer silah sahibi ülkeler, genellikle Nükleer Silah Sahibi Devletler (NPT – Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması’na göre) ve nükleer silah sahibi olmayan devletler olarak sınıflandırılır. Nükleer silahlara sahip olan ülkeler şunlardır:
ABD, Rusya, Çin, Fransa, Birleşik Krallık, Hindistan (NPT’ye taraf değildir), Pakistan, Kuzey Kore, İsrail, (Resmi olarak nükleer silahlarının varlığını kabul etmemekle birlikte, nükleer kapasiteye sahip olduğu düşünülmektedir.) Bu ülkelerin yanı sıra, NATO üyeleri arasında Almanya, Türkiye, Belçika, Hollanda ve İtalya gibi ülkeler, ABD’nin nükleer paylaşım politikası kapsamında nükleer silah bulunduruyor. Sonuç olarak, nükleer caydırıcılık günümüzde hala önemli bir strateji olarak varlığını sürdürmekte ve birçok ülke nükleer kapasitesini caydırıcı bir unsur olarak korumaya devam etmektedir.
Steadfast Noon gibi tatbikatlar askeri hazırlık açısından önemli olsa da, mevcut uluslararası rekabetler göz önüne alındığında küresel gerginliklerin artmasına da katkıda bulunabilir, gerginliği tırmandırabilir. Kaş yaparken göz çıkarmamak lazım, hele dünya böyle bir hassas durumdayken…
Bu nedenle, caydırıcılık ve diplomasi açısından Türkiye, bölge ve dünya siyasetinde daha fazla söz sahibi olması, etkili politika, diplomasi ve stratejiler ortaya koyabilmesi için barışçıl amaçlı nükleer güce sahip olması, acil ve önemli bir gerekliliktir.