6 ayda bambaşka biri ol. Birkaç gün ortadan kaybol ve geri döndüğünde insanlar seni tanıyamasın. Zengin gibi görün ki zenginliği çek. İnançlarını değiştir, yolculuk başlasın. Yolun sonunda sen dahi kendini..
6 ayda bambaşka biri ol. Birkaç gün ortadan kaybol ve geri döndüğünde insanlar seni tanıyamasın. Zengin gibi görün ki zenginliği çek. İnançlarını değiştir, yolculuk başlasın. Yolun sonunda sen dahi kendini tanıyamayacaksın…
Gelin önce ne kadar eksik varlıklar olduğunuzu kabul ederek başlayalım. Evet eksik ve yarımsınız. İnanmıyor musunuz? Şöyle dönüp bir etrafınıza bakın. Yaşadığınız doğada hayatı paylaştığınız canlılara göz gezdirin, ağaçtan sineğe kadar hepsini inceleyin. Diğer canlılar arasında yavrusu bakıma muhtaç tek yavru insan yavrusudur. Sinekler bile yumurtasından çıktığı an hayatta kalmaya programlanmıştır üstelik bir sürece gerek duymazlar. İnek yavruları anne karnından düştükten birkaç dakika sonra koşmaya başlar, bunlar gibi binlerce hayvan örneği verebiliriz. Fakat insan ırkının yavrusunun hayatta kalması ve beslenmesi için gerekli olan dişlerinin tamamlanması yıllarını alır, yürümeye başlamadan binlerce kez düşmesi gerekir, yaşadığınız ülkenin sınırlarında fikirlerinizin kabul görmesi için bu dünyada 18 sene geçirmeniz beklenir, anlayacağınız devlet dahi 18 yaşına kadar sizi ‘’adamdan’’ saymaz. Oy kullandırmaz, ehliyet vermez, veli imzanız olmadan okul müdürünüz bile sizi bir yere götürmez. Bu kadar lafın üzerine eksik olduğunuza ikna ettiysek sizi artık istediğimiz ürünü ve eğitimi satabiliriz sanıyorum. Nasıl pazarlama tekniği? Bana sorarsanız şahane.
Her gün elinize aldığınız telefonunuz, işten sonra yarı uyanık izlediğiniz televizyonunuz, yolda gördüğünüz reklam panoları, mağaza vitrinleri hatta sokakta gezen insanlar size bir şeyler pazarlar; ruj, dondurma, kalem, gömlek, defter, kitap, çanta, dergi, sağlık, yiyecek, modern görünüm… ve bunları pazarlarken de hep prestij kartını oynarlar. Hepsinin istediği sizin kafanızda onları bir şeylerle bağdaştırmaktır. Mesela eğer onların kaliteli ve prestij sahibi olduğuna ikna olursanız, onlar gibi görünme güdüsüne kapılacaksınız. Bunu sadece reklamlarla sağlayamayacaklarını anladıkları için de moda ve gündemle kapınızı çalarlar. Takip etmeseniz dahi moda olanı giyinir, popüler olanı okumak zorunda kalırsınız, çünkü sadece onlar satılır. Hatta muhalif olduğunuz fikre dahi kabul görünen ölçüde muhalif olabilirsiniz. Görünmesi istenen gündeme maruz kalırsınız gerçekte var olana değil. Akrabalık ilişkileriniz, çocuğunuzu yetiştirme biçiminiz, kendinize nasıl bakmanız gerektiği, geçmişiniz sadece sizin de değil aile üyelerinin geçmişleri, hatta yargılarınızı ifade ettiğiniz kelimelere dahi sızmayı başarırlar.
Peki bunu nasıl yapıyorlar? Cevabını yazının başında vermiştik. Eksik olduğunuza inandırılarak. Eksik olursan tüketirsin, fazlasını ararsın, bütün olmayı başaramazsan yönetilirsin, kendine yabancıysan başkaları seni tanımlar. Gelişim denen ve çok şahsına münhasır olması beklenen yolculuğunuza ufak ama etkili manipülasyonlar serperler. Yola bakmadan ‘’sonuç’’ denilen illüzyonun büyüsüne kapılır ve kendi hayatınız adına fikir sahibi olmadan yaşarsınız. Durup bir an ‘’ben kimim’’ diye sormadan geçirilen yıllarla dolar heybeleriniz. Velhasıl insanca yaşamak fazlasıyla insanidir, insani duygular, sürç-i lisanlar ve hatalarla doludur. Bundandır ki gelişim insani etkenler olmadan mümkün değildir. İnsanca yaşamak için insani ihtiyaçlarınızı görmezden gelmeyiniz ve unutmayınız ki gelişim bir ömre tekamül eder. 6 aydan, birkaç maddeden, birkaç saatlik eğitimden yahut bir dondurmadan mucize beklenemez. Ya da bekleyin belki de keramet panterli haz dolu çikolata kaplamalarındadır, kim bilir?