Kuzey Kore kalk, büyüğün geldi. Sıkı yönetim nedir, nasıl uygulanır dersi itinayla verilir; eksiğin varsa buyur, biz öğretelim… Artık korkuya dayalı politik duruşun dozu o kadar arttı ki, korku salınmadık..
Kuzey Kore kalk, büyüğün geldi. Sıkı yönetim nedir, nasıl uygulanır dersi itinayla verilir; eksiğin varsa buyur, biz öğretelim…
Artık korkuya dayalı politik duruşun dozu o kadar arttı ki, korku salınmadık bir varlık kalmasın telaşı iyice büyüdü. “Aman ha, hapse atarız!” parmağı öyle bir sallandı ki, herhalde yeryüzünde ilk defa bir yapay zekânın başına patladı. Ülkece, “dünyanın bizi kıskandığı” masalını çok dinledik ama bu kez “ulan, böylesini hayal bile edemezdik” dedirttik dünyaya. Gemilerin karadan yürütülmesinden sonra, tüm dünyaya yaşattığımız ikinci büyük şok da belki bir yapay zekâya soruşturma açmamız olmuştur.
Bilindiği üzere, Grok adlı yapay zekâya, daha önce açtığı bir yayında Google geçmişinde “türbanlı sinem s…” başlıklı +18 bir videonun görünmesiyle sosyal medyada alay konusu olan Furkan Bölükbaşı, “Kendini yaptığı paylaşımlara göre kime benzetirsin?” sorusunu sormuş, aldığı cevaba karşılık da soruşturma açılması talebiyle bir tweet atmıştı. Daha sonra bu görseli kendisinin oluşturduğunu belirterek bir “sosyal deney” yaptığını açıklasa da, gündemde öyle büyük yankı uyandırdı ki, yetkili merciler herhalde dünyada bir ilke imza atma hevesiyle yanıp tutuşuyor olacaklar ki soruşturma ışık hızında açıldı. Yanlış anlaşılmasın; teknolojinin gelişmesiyle hayatımızın bir parçası hâline gelen yapay zekânın denetlenmesi, kişisel verilerimizin güvenliği açısından gerekli ve mantıklıdır.
Ancak güvenlik esas alınırken, birinin “sosyal deneyi” buna vesile olmamalıydı sanki. Gerçi kişilerin eylemleri, eğer kişisel ifade özgürlüğü kapsamına girmiyorsa, pek de önemli sayılmaz zaten. Burası, artık düşüncelerin eylemlerden daha tehlikeli görüldüğü yeni dönem Türkiye Cumhuriyeti.
Öyle ya, biri bir gün özgürlük türküsüyle saçtığı fitneyi büyütüp bir örgüte dönüştürebilir. Yetmez, binlerce Türk evladının geleceğine kan doğrayabilir. Sonra yine bir gün gelir, özür bile dilemeden “üzgünüm” deyip barış pozları verebilir. Utanmadan, kefenlettiği geleceklerin karşısına geçip özgürlük hayali kurabilir. Ve en acısı, bu hayali destek bulabilir, alkışlanabilir. Alkışlamayanlara da Cumhurbaşkanı çıkıp “Ne o, işsizlikten mi korkuyorsunuz?” diyebilir.
Ve tüm bunlar, bir yapay zekânın oluşturduğu senaryo değil.