Asimilasyon; Zehra Kaymaz yazdı…

Bugün girecek haber aslında farklıydı fakat dünden beri gündeme düşen Karabük bugün girecek haberin önüne geçti. Bildiğiniz üzere Karabük üniversitesinde yayılan cinsel yollarla bulaşan hastalık konuşuldu, sonra üniversitenin öğretim üyesi..

Asimilasyon; Zehra Kaymaz yazdı…

Bugün girecek haber aslında farklıydı fakat dünden beri gündeme düşen Karabük bugün girecek haberin önüne geçti. Bildiğiniz üzere Karabük üniversitesinde yayılan cinsel yollarla bulaşan hastalık konuşuldu, sonra üniversitenin öğretim üyesi kadrosu dikkat çekti. Gençler zina etmiş, ahlaksızlar yorumlarına da bizi bekleyen tehlikenin boyutuna beraber bakacağız.
Karabük Üniversitesi’nin 98 ülkeden 12 bin yabancı öğrenci bulunduğu bu rakamın yarısının Afrika’nın farklı ülkelerinden gelen öğrencilerin oluşturduğu görüldü. Aman ne olacak biz de yurt dışına öğrenci gönderiyoruz denebilir ve haklı bir yorum olur fakat okulun öğretim üyesi kadrosunun memlekette hoca kalmadı mı dedirtecek düzeyde olması asıl felaketin başlangıcı olduğunu görmemek körlüktür.


Ama oraya girmeden önce cinsel eğitimin ne kadar önemli olduğu, ayıptır günahtır diye gizli saklı kalan cinsellik cahili gençlerin başına gelebilecekleri görmek hepimize bir ders olmuştur umarım. Karabük Üniversitesi itiraf platformunda paylaşılan itiraflarda kimse sağlığı kötü olduğu için korkuyorum demedi. Duyulursa babam beni öldürür dedi, korkumdan hastaneye gidemiyorum e nabızda bizimkiler görmesin dedi, toplumsal tabuların, aile baskısının insanların hayatında edindiği yeri bu kadar net görmek de öyle şaşırtıcı bir etki bırakmıyor artık ama yine de sağlıksal bir meselenin olduğunu görmezden gelemeyiz.

Denebilir ki yapmasalardı, denebilir ki günah, denebilir ki ‘’ ki dendi’’ oh iyi ki olmuş şimdi anlarlar bizi. Yapılan yorumlarda günah ve ahlak gibi çok keskin yargılar var ve ben bu yargıları eleştirecek değilim fakat eğitimsizliği geldiği noktayı görmemiz gerektiğinin altını çizmeden edemeyeceğim. Aman yaman şöyle böyle derken el yordamıyla bilgi edinen insanların baskılayarak yetiştirdiği çocukları baskıdan kurtulduğu ilk anda (ki üniversite bunun için uygun bir ortamdır çünkü ilk bireyselliğini yaşadığı yerdir), buradan çocuklar üniversite de ahlaksızlık öğrenir dediğim sanılmasın sadece üniversitede değil, birey baskıdan kurtulabildiği ilk anda toplumsal tabulardan arınma çabasına girer, ne yasaksa ne kuralsa onu yıkıp deneyimleme çalışır ve bu ‘’özgürlük’’ arayışı nelere yol açabileceğini görebiliyoruz. Evet ahlak temelleri şüphesiz ailede atılır ama ahlak denince ilk iş namus dayatmasının ne kadar tehlikeli olduğunu anlatmaya çalışıyorum. İnsanlar yanlış yapmalarıyla ünlü varlıklardır aile ise bu ünün önüne geçmeye, en azından hataları ve yanlışları azaltan bir etken olarak görev almaya çalışır. Fakat bu görev öğretiden dayatmaya geçtiği an öyle ‘’cık cık’’ diye yargıladığımız insanların temelini atmakla kalmayıp nasıl oluştuklarını da seyrederiz. Ve eminim ki evladınız hayata gözlerini yumduğunda o hastalığı ne şekilde kaptığını gözünüz dahi görmez. Evet kesinlikle ahlaklı bireyler yetiştirilmeli ama öğretiyle dayatmayla değil.

Gelelim öğretim görevlilerin yabacı uyruklulardan oluşma konusunda. Herhalde bu bir asimilasyondur savına en güçlü karşı sav Amerika olarak verilebilir zira bilindiği gibi eğer bilimsel bir çalışmanız ve sağlam bir kafanız varsa Amerika size çalışmalar yapabileceğiniz bir ortam ve vize verir. Fakat göz önünde bulundurulmalı ki Amerika keşfedilmesi ve yerlisi yok edilmesinden sonra oluşturulmuş yapay bir topluluktur. Kültür yapı taşlarının oluşumunda bulunan etkenleri yoktur. Örneğin kendilerine ait dil bilimleri, kostüm ve yemekleri, bayram ve özel günleri yoktur, yani asimile olması zaten mümkün olmayan bir toplumdur. Eğer Amerika öğreneğini de çürüttüysek gelelim bir ülkenin üniversitesinde istisnai sayılamayacak kadar yabancı uyruklu öğretim üyesi görev yapmasının artık neden “iyi ‘’niyetli bir bakış sergilemenin mümkün olmadığı kısmına. Bizim memlekette hiç mi üniversiteye hoca olacak inan kalmadı topuna bile girmiyorum.

Fakat zaten ülkede bir göçmen krizi varken hastanelerde ‘’beni Türk hekimlerine emanet ediniz’’ bile diyemeyeceğimiz kadar yabancı uyruklu sağlık personeli varken, vatandaşlık önüne gelene veriliyorken, ülkede ciddi bir gettolaşma problemi varken hatta ucuz işçi olarak görülüp tüm sanayi göçmenlerin elinden geçiyorken ve artık ilimde de söz sahibi olmaları ciddi bir asimilasyonun kapısını açmaktadır. Bu ayrıştırma ve ırkçılık olarak gösterilmeye çalışılıyor olabilir fakat pilav yaparken bile pirincin içinden taş ayıklarız ki dişimiz kırılmasın. Bir kültüre de başka bir kültür çat diye sokmaya çalışılırsa o toplumun dişi de kırılır kafası da. Mesele göçmenin ırkı da değil şekli şemali de dini de kültürü de mesele pirincin içindeki taş meselesi. Ve maalesef o taşlar artık küçük değiller.

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.