Kötü İnsanları Tanıma Senesi: Zehra Kaymaz Yazdı…

Geçtiğimiz sene sanki bir şekilde gizlenmeyi başarmış tüm kötülerin gün yüzüne çıktığı bir sene oldu. Tabiri caizse kötü insanları tanıma senesi olarak adlandırabileceğimiz senenin başını kuşkusuz dolandırıcılar çekti. Ve onlara buradan müteşekkir olduğumu belirtmek boynumun borcu oldu. Bize ‘’acaba’’ sorusuyla beraber tekrar şüpheyi, duyulan hatta görülen her şeyin doğru olmadığını öyle ki her bayrak gösterenin, her Allah diyenin temize çıkamayacağını da Türk toplumunun da bu edebiyatlara doyduğunu gösterdiler.

Sadece para görgüsüzlüğü, halk sağlığıyla oynayan dolandırıcılar gözümüzü açmadı. Yaşanılan deprem felaketinden sonra insan canının kıymetinin ‘’ hakkınızı helal edin biz tam bakamadık evlere de ondan bir yanlışlık olmuş, zaten asrın felaketi biz çok dayanıklı evler yapsak da Allah böyle uygun görmüş elden ne gelir ’’ gibi cümlelerle geçiştirilebilir olduğunu, iktidar kavgasının öyle ‘’siz bunu yanlış yaptınız biz daha iyisini yapacağız’’ duruşundan çıkıp koltuk sevdasına döndüğü hatta bazı siyasi figürleri koltuktan kazıyarak kaldırıldığını ve sanıyorum ki hepsinin aşağı yukarı aynı psikoloji de olduğunu,  dinin artık vecibelerini ve doğrularını anlatmaktan ziyade kişisel fikirler için kullanıldığını ve kerametin aminde değil dua edende olduğunu, savaşın etik görüşü ve kurallarından sıyrılıp terör yapılanmasına döndüğünü ve Avrupa’nın o büyülü romantik dünyasının yalan olduğunu, çıkar mevzu bahis olduğunda tarihi olguların bile değiştirilebildiğini, bir şekilde kendini kitlelere duyurabilen insanların her türlü kara propagandaya bulaşabildiğini ve işin tuhafı bundan asla hicap duymadıklarını, özgürlüğün başkasının özgürlüğünün başladığı yerde  değil de birinin canının sıktığı yerde bittiğini ve nicelerini gördük, görmeye de devam edeceğimiz aşikar. Bu arada bir parantez açmak gerekiyor buraya, mesele isimler değil, biliyoruz ki insan olmanın böyle kötü cilveleri, çürük meyveleri de var, fakat kimin konuşacağına ve kitlelere hitap edeceğine karar veren bizleriz, kötülük her daim vardı ve olmaya da devam edecektir, külliyen engellemenin de mümkün olmayacağını biliyoruz, fakat büyümesini toplumda kabul görmesini engellemek hiç şüphesiz bizlerin elinde.

İnandığımız bazı fikirlerimize denk düşen insanları ‘’aaa ama bak bunu yapıyor ama şöyle şöyle huyları da var’’ diyip hoşlamak, alkış tutmak büyümelerine mahal vermek önünü alamadığımız durumlara yol açacağını da görmezden gelmemek gerekli. Bugün ‘’aman canım sen de’’ diye geçiştirilen her şeyin yarın kıyamet alametine dönüştüğünü görmezden gelemeyiz. Savunduğumuz durumları bilmeden savunmak da tam anlamadığımız, anlamak için de çaba sarf etmediğimiz, durumlara düşmanlık gütmek de aynı tehlikeyi içinde barındırıyor.  Ve bu tehlikenin boyutu sanıldığı kadar küçük değil ve nelere yol açabileceğini görmek için yarın bir felaketle baş başa kalmadan bugünden çözülebilecek küçük çakıl taşlarına doğru nazarla bakmakla alakalı. Unutulmamalı ki bugün küçük bir kartopu olan yarın bir çığa sebebiyet verir. Yarınlarımızın kontrolü bugünlerimiz nasıl yaşadığımızla alakalı. Umuyorum ki yaşadığımız zor günler hiç değilse büyük dersler olarak heybemize katılmıştır.

Haber niteliğinde bir yazı olmasa da 2023’e bir adım geriden bakmak için yazılmış bir yazıydı 2024 için güzel bir ön hazırlık olur belki. Bir sonraki haberde Amerika ve dünyanın pedofili ağının kapsamlı bir araştırmasını göreceğiz, uzun bir araydı farkındayım ama artık her cumartesi 15.00 görüşeceğiz.